woman male like reply
Düşünceler

Demokrasinin Dar Ağacında Kaldığı Gün: 27 Mayıs Darbesi

Bugün 27 Mayıs, demokrasi tarihimizdeki en kara günlerden birisi. Sözde "Ülkeyi baskı rejiminden ve kardeş kavgasından kurtarmak" için yapılan askeri darbenin üzerinden 59 yıl geçti. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakanı Adnan Menderes, Dış işleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan, yapılan ihtilal sonucunda idam edildi. Bu kara gün ile ilgili darbe hazırlıkları nasıl yapıldı, gelin birlikte bakalım.

27 Mayıs darbesinden önce ne oldu?

1946 yılının Ocak ayında kurulan ve Mayıs 1950'de hükümet kuran Demokrat Parti (DP), 27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi. DP serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu. İlk Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı. Siyaseten güçlü şekilde icraatlara başlayan DP Hükümeti, Haziran 1950'de darbe hazırlığı yapıldığı gerekçesiyle TSK'nin komuta kademesini emekliye sevk etti. Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava, Deniz Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile 15 general ve 150 albay zorunlu olarak emekliye ayrıldılar.

Krizler başladı, 6-7 Eylül olayları

10 yıllık iktidarın ardından ekonomik krizler başladı. DP içerisinde yaşanan anlaşmazlıklar sonucu ayrılan 19 milletvekili Hürriyet Partisini kurdu. Ülkedeki ekonomik krizden halk rahatsızdı. Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu'nun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı dedikodusundan sonra Ankara , İzmir ve İstanbul'da halk sokağa döküldü. 6-7 Eylül 1955'te azınlıkların yaşadığı semtlere, kiliselere ve mezarlıklara saldırılar oldu. Bunun sonucunda birçok azınlık mensubu Türkiye'yi terk etti.

9 Subay Olayı

DP'nin iktidara gelmesinin ardından bir grup subayın ordu içinde kurduğu cunta, süreç içinde giderek varlığını hissettirmeye başladı. Ordunun darbe hazırlığı içinde olduğu bilgisi Menderes'e de ulaştı. DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacıyla bir araya gelen cuntanın bu girişimi, Binbaşı Samet Kuşçu’nun ihbarı ile akamete uğrarken bu olay tarihe "9 subay olayı" olarak geçti. Bu olay sonrasında Milli Sabunma Bakanının istifası istenerek yerine Adnan Menderesle sadece soy isim benzerliği olan yakın arkadaşı Ethem Menderes getirildi.

İnönü'nün "Büyük Taarruz" gezileri

Tüm bu gelişmeler yaşanırken CHP Genel Başkanı İnönü, Nisan 1959'da "Büyük Taarruz" adı verilen bir geziye çıktı. 48 milletvekili, partililer ve gazetecilerden oluşan grubun ilk durağı, Uşak oldu. Heyet burada hükümet tarafından organize edildiği öne sürülen bir grup gösterici tarafından protesto edildi ve İnönü bir göstericinin attığı taşla yaralandı. Bana göre İnönü'nün bu gezilerine "Büyük Taarruz" demesi de ayrı bir ironi kaynağı. Bu saldırının yanı sıra İnönü, İstanbul'a dönüşünde arabasıyla şehre girerken bir grubun saldırısına uğradı, iddiaya göre olaya polis ve asker müdahale etmedi.

Üniversite öğrencilerinin ayaklanması

Her zaman olduğu gibi o dönemde de gençlik kışkırtılmış ve hükümet aleyhine gösteriler yapılması sağlanmıştır. Gösteriler sırasında bir öğrencinin polis kurşunuyla başından vurulduğu dedikodusu olayları daha da alevlendirdi. İstanbul ve Ankara'da sıkı yönetim ilan edildi. Ankara'da 5 Mayıs 1960'da bir öğrenci grubu, ''555K'' yani "5'inci ayın 5'inde saat 5'te Kızılay'da" koduyla gösteri düzenledi. Menderes, öğrencilere hitap etmeye çalıştı fakat başarılı olamadı. Öğrencilerin arasına girerek konuşmak isteyen Menderes'in boğazını bir öğrenci sıktı. "Ne istiyorsun?" diye soran Menderes, "Hürriyet İstiyorum!" cevabını alınca tarihe geçen o konuşmayı yaptı: "Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var?"

Bildiriyi Alparslan Türkeş okudu

Tüm bu gelişmelerin ardından TSK içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, "DP'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçelerini ileri sürerek 27 Mayıs'ta sabaha karşı yönetime el koydu. Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından 04.36’da Ankara Radyosu’ndan okunan bildiriyle ''ihtilal'' duyuruldu. Bildiride, şu ifadeler yer aldı:

Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz, partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır.

İdam kararı

Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi.Tutuklular "vatana ihanet, meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, Kırşehir'in ilçe yapılması, CHP’nin mallarına el koymak"tan suçlu bulundu. Yassıada duruşmalarında 6-7 Eylül olaylarından da DP sorumlu tutuldu.592 sanıktan 288'i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Diğer ülkelerin idam kararlarına itirazı üzerine Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celal Bayar'ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.

TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edilse de tarihe kazınan bu kara lekenin izini hiç bir şey çıkaramaz.

En kötü sivil yönetim, en iyi askeri yönetimden iyidir.

#BegonvilYazıyor