
Düşünceler
Vaktinden Çok Geç Açan Çiçek!
Ben de sonradan anladım bazı seylerin güzelligini;
Gündüz farketmediğin sokak lambasının kıymetini geceleyin anlamak gibi.
Ya da refah zamanlarında burun kıvırdığın, açken ise muhtaç olduğun kereviz yemeği gibi.
Bir yerin acıdığında oranın kıymetini anlamak gibi.
Küsmeyi, kırılmayı, üzülmeyi, sinirlenmeyi bile özlemek gibi.
Sözcükleri israf ederken, şimdi hiçbir kelimenin yerini dolduramaması gibi.
İmkanları şimdi imkansızlığa kendi elinle çevirmek gibi.
Adını koyamadığın o duygunun çok geç fizilenmesi gibi.
Yanlış zamanda yanlış yerde olan insanlar gibi...
Ardından yüzbinlerce cümle yazabilecekken, onun bir tekini bile okumayacak olması gibi.
Vaktinden önce değil, çok geç öten horozun utancı gibi.
Neden?
Neden? Neden daha önce denemedin ve yanılmayı ya da yanlış yapmayı göze almadın diye bağırır sana içindeki ses. Ama iş işten çoktan geçmiştir. Hayat karşına yüzbinlerce kez fırsat ta çıkarmıştır üstelik. Belki gözünün taa içine sokmuştur farket diye. Ama sen arının minicik iğnesinden kaçar gibi 3-4 kere ellerinle kovalamışsındır. Şimdi sana ilişmiyor bak mutlu musun!
Kimse üzdüğünün, kırdığının kıymetini anlamadan göçmüyor bu dünyadan
Kimse üzdüğünün, kırdığının kıymetini anlamadan göçmüyor bu dünyadan malesef. Belki bir değeri vardı senin için sen de farkındaydın ama asıl kaybettiğinde içinde oluşan o boşluğu görürsün ve dersin ki :" Bu kadarını tahmin etmiyordum." Evet etmezsin tabi ki. Sen vakitlice anlayanlardan değilsin ki çünkü.
Korkak birinin, artık gereksizce cesaret göstermesi gibi...
Duygusuz kütük gibi birinin kış ayazında yanması ve hemen rüzgarın söndürmesi gibi. Çünkü o an yanmaya bile hakkı yoktur.
Korkak birinin, artık gereksizce cesaret göstermesi gibi...
Ve sizler kıymetini çok ama çok geç anladiğım herhangi şey eya kimseler;
Ve özellikle sen,
Karanlık bir kuyuya düştüğümde korkmayayım diye yukardan benimle konuşan ve bana ışık tutan. Kuyudan çıktığımda o ışığın kıymetini bilemediğim için beni affet. Şimdi hiçbir anlamı yok kuyunun da ışığın da. Ama senin anlamın var ben de. Hani insan insanın karşısına bir şeyi anlamak veya anlatmak için çıkar ya. Ben o zamanlar anlayamamıştım biz neden karşılaştık. Şimdiyse çok iyi anlıyorum. Ama anlatamıyorum. Çünkü yasak.
Tıpkı yapmayı sıradan gördüğün bir şeyi içinden çok istediğinde o şeyin artık tüm ülkede yasaklanmasi gibi .
Zaten anlat deseler de anlatamam. Çünkü çok derin ve karmaşık ;
Tıpkı soğuk mevsimleri seven birinin yazı özlemesi gibi...
~ASEL~


Sorular
Sevgilimle cinsellik konuşmak neden ağlamakla sonuçlanıyor?
Sevgilimle cinsellik konuşmak (ben de konuşmak istiyorum) bir şeylere kırılmayla ve ağlamakla sonuçlanıyor bir çözümü var mıdır?
Daha fazla

Düşünceler
Aşık Olduğunuzda Yaşadığınız Bedensel Değişimler
İnsan aşık olduğunda ruhsal onlarca değişim yaşar. Kendini iyi hisseder, özlem duyar, hayal kurar, daha mutlu bir insana dönüşür. Bununla birlikte birtakım bedensel değişimler de yaşar. İşte aşık olan kişinin yaşadığı bedensel dönüşümler.
Aşık olan insan;
Güzelleşir
Aşık olan insan aynada kendine baktığında daha canlı bir yüz görür. Güzellişir de. Bakımına daha çok dikkat eder. Güzelleşmek için ister istemez kendine dikkat etmeye başlar. Mutluluk yüzüne yansır ve gülümser. Gülümseme de insanı bir kat daha güzelleştirir.
İştah açılır
Aşık olan insanın iştahı açılır. Vücut mutluluk hormonu salgıladıkça insan daha çok mutlu olma eğilimine girer. Bu da iştahın açılmasına ve oksitosin salgılamak için gerekli olan çikolata gibi yiyeceklerin daha çok tüketilmesine yol açar.
Kilo alır
İştahına açılan aşık kişinin kilo alması da kaçınılmazdır.
Libido yükselir
Aşk insanın libidosunu da olumlu yönde etkiler. Libido özleme ya da sevginin derecesine göre daha da artabilir. Tehlikelidir, insanı hataya sürükleyebilir.
Güçlenir
Aşk insana kendini daha güçlü hissetmeyi sağlar. Ve kişi güçlü hissettikçe kendine güvenir ve altından kalkamayacağı bazı yükleri bile kolaylıkla sırtlar.


Sorular
Umursamazlık kalp kırıklarına ilaç olabilir mi?
Kalbinizin kırıklarını nasıl aldırıyorsunuz? Bugün günlerden yeniden Teoman. :D
Daha fazla

Sorular
Çok sevmek ile güzel sevmek arasındaki farkı biliyor musunuz?
Çok sevmek ile güzel sevmek arasında ne gibi bir fark var ki?
Daha fazla
.jpg)


Sorular
Aşkın bir rengi olsa ne renk olurdu?
Aşkın bizde yarattığı çağrışım, aşka vereceğimiz rengi de belirler. Ama ruhumuzda aşkı belirleyen öz renk asla değişmez. Aşk şu an size hangi rengi çağrıştırıyor?
Daha fazla
.jpeg)
Düşünceler
Bir Kişinin Aşk Hayatı Ego, İd Ve Süperego Tarafından Nasıl Ele Geçirilir?
İd, süperego ve ego psikolojinin yıllardır en çok tartışılan konularından birisidir. Daha önce Freud bu konuya açıklık getirmek için birçok kavram ortaya atmış ve zihnin yapısal incelenmesinde ego (benlik), id (altbenlik), süperego (üstbenlik) kavramlarını geliştirmiştir. Bu detayları başka bir yazımızda uzun uzun konuşuruz, şu anda ise ego, id ve süperegonun bir bireyin aşk hayatına ne denli etki ettiğine bakalım...
Sağlıklı bir ilişkinin kelime anlamı tartışmaya açıktır ancak mutluluk getirmesi fikri ortaktır diye düşünüyorum. Bu çerçevede mutlu bir ilişki için süperegonuz ile idiniz arasında eriyip gitmemelisiniz. İnsanlar ise genel olarak hep bu kavramların kurbanı olurlar. Süperego nedir? Ego nedir? İd nedir? Süper ego, id ve ego aşk ilişkilerini nasıl etkiler? Erkekler sonradan neden değişir? Kadınlar sonradan neden değişir? Tamamına yazımızın devamından erişebilirsiniz...
İd ve ego ile ilişkilerimiz nasıl tahrip oluyor?
Sevgi ve aşk kelimeleri bize her ne kadar yakın gelse de aslında farklı işlevlere sahiplerdir. Zihin incelemesine göre ayrıldığında; sevgi, ego (benlik) ile aşk ise id (alt benlik) ile alakalıdır ve biz de bundan dolayı aşk hayatımızda yıprandığımızı hissederiz. Nasıl mı? Birlikte olduğunuz kişiyle duygusal anlamda bir eşitlik durumu sağlanmamışsa benliğiniz git gide yorulacaktır. Bunun sebebi ise sürekli kendinizden daha doğrusu kendi benliğinizden feragat etmenizdir. Bir şeyler için sürekli kendinizden vermeye başladığınızda idinizin yorulduğunu hissedeceksiniz.
Aşkta ego, id'i nasıl tetikliyor?
Sevginin ego (benlik) ile aşkın ise id (alt benlik) ile bağlantılı olduğunu söylemiştik. Sağlıklı olarak görülen aşk ilişkilerinde ilk amaç mutlu olmaktır. Bizler de yapı gereği hep mutlu olmak için çabalar ve kendimizden ödün vererek bir şeyler yapmaya çalışırız sürekli. Kendimizden verdiğimiz her şey ise zamanla benliğimizi zayıflatır ve bundan dolayı da bir süre sonra ilişkilerde "Değiştin." "Değiştik" Tarzında cümleler doğmaya başlar. Aslında hepimiz mutluluk yolunda birtakım adımlar atarız ancak bu adımların benliğimizden çaldıklarını çok sonra fark ederiz.
Narsistlik, aşk ilişkilerinin neresinde?
Narsist insanlar kendilerini çok severler. Bu insanlar kendilerine çok iyi bakarlar. Bu bakım her anlamdadır. Bakım yapmaları da kendilerine yatırım yaptıkları anlamını taşır ve narsist özelliğe sahip kişiler kendilerine bolca yatırım yaparlar. Bir kadın çocuğu olana kadar kendisine, çocuğu olduktan sonra da yavrusuna yatırım yapar. Annelerimizdeki köşeye para koyma gibi alışkanlıklar da bu yönden haklı çıkıyor.
Peki ya narsistlik aşkı nasıl etkiliyor?
Kadınların narsist yapıya olan yakınlığından bahsettik, erkeker ise kadınlara göre çok uzaklardır bu duruma. Erkekler yetiştirilme şartlarından dolayı genellikle bakıma muhtaçtırlar. Bunu farklı anlamlara çekmeden açıklayalım; erkekler bir tık daha fazla kadınlara ihtiyaç duyarlar. Bunun aşk hayatlarındaki yeri ise ayrılıktan sonra başlar. Erkekler, kadınlara göre ayrılık acısını daha uzun sürede atlatır. Kadından yana yediği darbeler ise hep maksimum düzeyde canlarını acıtır.
NOT: İstisnai durumlar elbette bulunabilir. Yazımızın genelinde ortalama düzeye göre hitap edilmiştir.
Süperego duyguları nasıl baskı altına alır?
Süperego (üst benlik), bir kişinin toplumsal yönüdür diyebiliriz. Süperegonuz, egonuzla idinizi sürekli baskılamaya çalışır. Süperego, çocukluktan itibaren ebeveynleriniz tarafından size aktarılan toplumsal kurallara göre hareket eder. Bir durumu küçüklükten bu yana "ayıp" olarak öğrenmişseniz süperegonuz sizi o durumdan sürekli uzak kalmaya itecektir. Oldukça sert ve keskin bir yapısı bulunan süperego, ilişkilerde de zamanla tufanlar koparabiliyor. Bir tür enerji deposu olan id'inizden gelen cinsel dürtüleri süperego sürekli engellemeye çalışır. Egonuzun yapmayı düşündüğü şeyleri ise ne kadar gerçekçi olursa olsun ahlaki yönde düşünmeye iter. Böylelikle içinizde bir savaş çıkar. Peki ya sonra?
Aşk hayatınızın monotonlaşması!
Süperegoyu bir önceki paragrafta detaylıca anlattık. Şimdi ise aşk hayatınızdaki yerinden bahsedelim. Bir kadından/adamdan çok hoşlanıyorsunuz ve bunu dile getirmek istiyorsunuz. Süperegonuz sizi baskılayarak ayıp bir şey yapıyormuşsunuz hissi verir. Birlikte olduğunuz kişiyi öpmek istiyorsunuz; süperegonuz yine benliğinizi uyararak hata yaptığınızı diretir. Bir kadına/adama değer verdiğiniz için güzel sözler sarf edip hediyeler almak istersiniz; süperegonuz yine devreye girer ve sizi ahlaki yönden baskılar.
Süperegonun en baskın olduğu nokta ise "Millet ne der?" Mesela birlikte olduğunuz kişiye bir mekanda hediye vermek, sürpriz doğum günü partisi düzenlemek veya evlilik teklifinde bulunmak istersiniz; süperegonuz bu durumu yabancılaştırır ve size bunun yanlış olduğunu aktarmaya çalışır. Ardından ise ilişkinizde şu tarz cümleler duymaya başlarsınız: "Sen bana değer vermiyor musun?" "Neden beni ihmal ediyorsun?" "İlişkimiz neden monotonlaştı?" "İlk başlarda daha mutluydun." Bu anlamda süperegoyu kontrol altına almak oldukça önemlidir!
#kırmızıbaret
#Asi
#87402


Sorular
Yaşadığınız ilişkinin adını koymaya ihtiyacınız var mı?
"Şimdi biz neyiz?" sorusunu çoğumuz yaşadığımız duygusal ilişkilerin başlarında duymuşuzdur. İlişkinin taraflarından biri o ilişkiye bir isim koymaya ihtiyaç duyar.
Peki siz ilişkinize bir isim koymaya ihtiyaç duyuyor musunuz yoksa isimsiz de olsa alabildiğine sevmek yeterli mi sizin için?
Daha fazla

Düşünceler
Aşık Olduğunuz İnsanla Güçlü Bir Sevgi Bağı Kurmak İçin Yapmanız Gerekenler
Aşk her insan için her zaman ihtimal dahilinde olan bir duygu. Aşka küsmüşken, hiç aşık olmamışken, aşka inanmıyorken ya da yaralı bir kalp ile acı içinde kıvranırken bir anda tekrar aşka yakalanabilirsiniz. Fakat aşkı korumak mümkün değildir. Aşkı koruyamıyorsak bunu kabullenmeli miyiz? Tabii ki hayır. Yapılması gereken tek şey sevgi bağını kuvvetlendirmektir. Aradaki sevgi bağı kuvvetlendikçe aşk zamanla yok olsa da aşkın yaşattığı haz kalıcı hale gelir. Hala heyecan duyar, hala sever ve hala tensel temasın yarattığı ateşi koruyabilirsin. Peki sevgi bağı nasıl kuvvetlendirilir?
Midenizde uçuşan kelebekler aşk değildir
Aşık olunca midemizde, karnımızda uçuşan kelebeklerden bahsederiz. Lakin bu aşkın habercisi değil sadece bedensel bir heyecanın tezahürüdür. Heyecan bitince kelebekler yok olur, aşk da biter. Oysa hissetmemiz gereken midemizdeki kelebekler değil karşımızdaki ruha dokunabilmektir. Bazen birkaç cümleyle, bazen sessizlikle dokunuruz o ruha. Her dokunuşumuz onun eksik kalan bir başka yönünü tamamlar. O tamamlandıkça siz eksilmezsiniz. Aksine sizdeki aşkın büyüsü de artar. Yani ilk kural, "sevdiğinizin ruhunu sevin."
Yüreğindeki masum çocuğa ulaşın
İnsanların içinde her zaman masum bir çocuk vardır. Bu çocuğun ihtiyacı olan tek şey de sevgidir. Siz sevdikçe o kendini göstermeye başlar. O kendini gösterdikçe de sizin onu dha çok sevmeniz gerekir. Sevgiye doymayan bu çocuğun tek besini yine sevgidir. Onu sevmeyi bırakırsanız yavaş yavaş silikleşir ve sonunda ortadan kaybolur. O çocuk kaybolduğunda siz de sevdiğiniz insana çok değiştin demeye başlarsınız. Büyü bozulur ve ilişki biter. İkinci kural, sevdiğinizin içindeki çocuğu sevmekten asla vazgeçmeyin.
Sevginin huzuru gölgeniz olsun
Sevgi insana yalnızca huzur verir. Ama ihtiraslı bir aşka sahibim diyorsanız yanılıyorsunuz. Bu ihtiras önce büyük zevk verir, daha sonra bu zevk öfke patlamalarına, kızgınlıklara yol açar. Her kızgınlık yeni bir kırgınlık yaratır. İhtirasla başlayan aşk büyük bir yangın ile biter. Oysa sevdiğiniz insanı hayal ederken huzur ve dinginlik hissediyorsanız işte gerçek eviniz orasıdır. Kalbiniz o huzur ve dinginliğin gölgesinde yaşayacaktır. Üçüncü kural, sevginin huzurunu dinleyin.
Sevgi bağımlılık yapmaz, bağlılık oluşturur
Öyle çok seviyorum ki bir an bile onsuz yaşayamam gibi tepkiler sevginin büyüklüğünden değildir. Sevgi bağımlılık yaratmaz, üzmez, kırmaz, Sevgi nahiftir, inceliktir. Ama en önemlisi sevgi bağlılıktır. Sevdiğiniz insan bağlı biri olursunuz. Sevgi kendiliğinden oluşan bir sadakat yaratır. Ve bu sadakat insana karşımızdakini suçlamamayı öğretir. Dördüncü kural, sevgi sadakattir.
Ve sevgi kabullenmektir
Siz güzel sevdiğiniz için karşınızdaki de sizi aynı şekilde sevmeye mecbur değildir. Sevmeyebilir, özlemeyebilir ya da ondaki sevgi bitebilir. İşte gerçek sevgi tam da burada kendini gösterir. Bu durumu kabullenebiliyorsanız, kırıp dökmeden onu gelecekteki mutluluğu ile başbaşa bırakabiliyorsanız sevginiz kadar siz de büyüksünüz demektir. Son kural, ondan gelen her şeyi kabullenin.
Güzel sevmeyi öğrenip güzel sevilenlerden olmanız dileklerimle..

NedenBen’de ilgi çekmek ve popüler olmak istiyorsan;
– Sorularının başlığı dikkat çekici olmalı,
– Soruların eğlenceli görseller ve etkili detaylar ile desteklenmeli,
– Doğru konu etiketini seçmelisin,
– Yazım ve imla kuralları senden sorulmalı,
– Cevaplarını okuyan “İşte aradığım cevap!” demeli,
– Sorularında, cevaplarında içten ve samimi olmalısın.
Zirvedekiler
-
Violetta Sensei 52420
-
Kirmizibaret Alfa 49739
-
AySh-lii Alfa 47753
-
kevser Alfa 46375
-
OkunmusLokum Alfa 44102